Çimento
ve beton katkıları alanında küresel bir oyuncu olan CHRYSO, 12–15 Kasım’da
İstanbul Expo Center’da düzenlenen Hazır Beton Fuarı ve Zirvesi’nde sektör
profesyonellerinin yoğun ilgi gösterdiği markalardan biri oldu. Saint-Gobain
Yapı Kimyasalları çatısı altında faaliyetlerini sürdüren CHRYSO, kimya ve
malzeme alanındaki uzmanlığını birleştirerek inşaat sektörüne yüksek
performanslı ve sürdürülebilir çözümler sunmaya devam ediyor. Fuar boyunca hem
ürün performansı hem de sürdürülebilirlik odaklı yeniliklerini öne çıkaran CHRYSO’nun
Bölge Teknik ve Pazarlama Direktörü Osman Tezel ile Türkiye pazarındaki
eğilimleri, sektörün dijital dönüşümünü, karbon ayak izi azaltımına yönelik
teknolojileri ve 2026 beklentilerini konuştuk.
Hazır
Beton Fuarı ve Zirvesi’nde CHRYSO ile bir aradayız. Beton fuarı CHRYSO için
nasıl geçiyor? Fuara yönelik özel çözümleriniz bulunuyor mu?
Fuar,
genel olarak çok yoğun ve verimli geçiyor, sektörden birçok paydaşla bir araya
geldik. Hem onların sorunlarını ve beklentilerini dinledik hem de sosyalleştik.
Ayrıca özel ürünlerimizi bu fuarda öne çıkardık. Rutinde kullandıkları ürünler
dışında, sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşümle ilgili ürünlerimizi anlattık.
Fuarın ikinci gününde Convert C ürünümüzün tanıtım uygulamasını yaptık.
Beklentimizin üzerinde yoğun bir ilgi vardı fuar sonrası geri dönüşlerini
alacağımızı umuyorum.
“PCE Esaslı Ürünlere Yönelik Talep Arttı”
Beton
kimyasalları tarafından sektör hızla yenileniyor. En çok talep gören ürünler
hangileri? Türkiye pazarına yönelik bir değerlendirme yapar mısınız?
Faaliyet
odaklı ürünler ön planda. Üreticiler günlük hayatta kullandıkları ürünlere
optimum çözüm arıyorlar. Özellikle PCE esaslı ürünler iyice yaygınlaştı.10 sene
önce kullanım oranları yüzde 30’lardaydı. Ancak şu anda neredeyse yüzde 80 - 85
oranlarında PCE esaslı ürünler kullanılmakta. Bizim de ürün gamımızda PCE
esaslı ürünler öne çıkmakta, özellikle killi agreganın yoğun olduğu bölgelerde
Quad® serisi tercih ediliyor.
Sektörün
ilgi duyduğu en önemli konulardan biri de sürdürülebilirlik. Türkiye’de bu konu
biraz yavaş ilerledi. Şu anda sürdürülebilir beton dizaynı ile ilgili çok talep
yok ama bir anda talebin artacağı düşüncesindeyim. CHRYSO olarak her zaman özel
çözüm arayan, çimentoyu optimize etmek isteyen veya beton karışımlarındaki
farklı malzemeler kullanmak isteyen firmalar için ürünlerimizi geliştiriyoruz.
“Dijitalleşme
Konusunda Yatırımlarımız Devam Ediyor”
Dijital
dönüşüm, veri kullanımı ve kalite yönetimi açısından sektör nereye gidiyor?
Şirketinizin bu alandaki global stratejileri ve Türkiye’deki planları neler?
Sektörün
geleceğini şekillendiren önemli başlıklardan biri dijitalleşme. Her ne kadar
dijital dönüşüm çok hızlı ilerlemese de tüm paydaşların gündeminde yer alıyor.
Verinin etkin şekilde kullanılması ve özellikle kalite yönetiminde dijital
verilerin daha verimli, daha derinlikli analizlerle değerlendirilmesi konusunda
önemli bir ivme söz konusu. Biz de bu alanda global ölçekte çeşitli yatırımlar
gerçekleştiriyoruz. Yakın zamanda Türkiye’de de dijitalleşme özelinde çalışmalarımızın
tanıtımlarını başlatmayı planlıyoruz.
Deprem
döneminde gördük ki ürün tercihi kadar uygulama şekli de önemli. O dönemden
bugüne baktığınızda yeterli bilincin oluştuğunu düşünüyor musunuz?
Uygulama
konusunda eksiklikler olsa da inşaat sektöründe yadsınamayacak düzeyde
bilinçlenme var. Beton bilgisi konusunda donanımlıyız. Sektör açısından
değerlendirdiğimizde, uygulamada hatalar olabiliyor. Bunu 1999 ve 2023
depremlerinde anladık. Ancak beton konusunda son 20 yılda önemli bir yol
alındı. Uygulama konusunda da tecrübelendik. 2023 depreminden sonra özellikle
beton uygulama konusunda bize yoğun talep geldi. STK’larla birlikte seminerler
ve eğitimler verdik.
Karbon
Ayak İzi Konusunda İki Boyutlu Strateji Modeli
Sürdürülebilirlik
ve karbon ayak izinin azaltılması artık beton ve çimento sektöründe stratejik
bir zorunluluk haline geldi. Şirket olarak karbon ayak izini düşürmeye yönelik
hangi uygulamaları ve teknolojileri hayata geçiriyorsunuz?
Sürdürülebilirlik
bugün artık yalnızca regülasyonlara uyum sağlamak değil, aynı zamanda beton
üretiminde gereklilik haline geldi. Bu çerçevede karbon ayak izinin azaltılması
bizim için iki boyutlu bir stratejiye dayanıyor: Hem müşterilerimizin karbon
ayak izini azaltmalarına destek oluyoruz hem de kendi operasyonlarımızdaki
emisyonları düşürmeye odaklanıyoruz.
Kendi
üretim süreçlerimizde özellikle suyun tesiste sürekli geri döngü içinde
kullanılmasını sağlayarak atık oluşumunu minimuma indiriyoruz. Ayrıca enerji
verimliliği ve yenilenebilir enerji kullanımına büyük önem veriyoruz; bugün
kullandığımız elektriğin yaklaşık yüzde 30’unu güneş enerjisinden karşılıyoruz.
Müşterilerimiz
için de farklı ölçeklerde çözümler sunuyoruz. Çimento üreticilerinin bu konuda
çok daha hassas olduğunu görüyoruz. Onlara yönelik olarak klinker oranını
azaltmaya yardımcı olan ürün ve çözümler geliştiriyoruz; bu yaklaşım karbon
ayak izinde yaklaşık yüzde 8’e varan bir azalma sağlıyor. Beton üreticileri
tarafında ise hem beton tasarımı hem de çimentonun optimize edilmesi konusunda
teknik destek veriyor, karbon ayak izini düşürecek formülasyonlar üzerinde
çalışıyoruz.
Ayrıca
geri dönüşüm alanında sunduğumuz Convert C ürünüyle de beton üretimindeki
karbon ayak izinin azaltılmasına katkı sağlıyoruz. Dijitalleşme çözümlerimiz
ise çimento, su ve yakıt tüketiminin daha verimli kullanılmasını sağlayarak
müşterilerimize ek bir sürdürülebilirlik avantajı sunuyor.
Convert
C ürününün sürdürülebilirlik avantajlarından bahsettik ama biraz da uygulama
esaslarına değinmek isteriz. Convert C hangi alanlarda kullanılıyor? Atık
dönüşümü noktasında sunduğu faydalardan da bahseder misiniz?
Convert C özellikle
işletmeler için çözüm sunuyor. Günümüzde sürdürülebilirlik ve geri dönüşüm çok
önemli. Convert C de bu geri dönüşüme yardımcı olan bir ürün. Sahada
dökülmeyen, geri dönen betonların, tesise geldiği zaman tesiste bir problem
yaşatmadan tekrar kullanımını sağlayan bir ürün. Geri dönmüş betonu agregaya
çevirerek tekrar beton içerisinde kullanımına yardımcı oluyor.
“Yerelleşme
Stratejisi Ön Planda Olacak”
2025
yılının sonuna geldik. CHRYSO’nun bundan sonraki pazar hedefleri hakkında da
bilgi verebilir misiniz? 2025 yılı CHRYSO için nasıl geçti? 2026 yılı için
planlarınız ve ön görüleriniz nelerdir?
2025 yılı
ilk yarısı biraz zorluydu. Sektör çok yavaştı. Bunun sebebi ekonominin
yavaşlaması ve mevsim şartlarıydı. İkinci yarısında sektör açıldı ve imalatlar
arttı. Deyim yerindeyse, sene sonuna doğru gemiyi limana getirebildik. Buna
rağmen, beton döküm miktarının geçen senenin üzerinde kapatacağını düşünüyorum.
CHRYSO, Saint – Gobain gibi büyük bir grubun içerisinde. Saint – Gobain yıl ortasında yeni bir strateji açıkladı. Bu strateji yerelleşmeye dönme konusunda hedefleri de içeriyor. Her ülkenin kendi bölgesinde yönetilme konusu gündemde. Dolayısıyla Türkiye’ye çok fazla önem vereceğiz. Öncelikli hedefimiz Türkiye. Ancak bizim bir de ihracat bölgelerimiz var. Bunlar; Gürcistan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan. Bu bölgelerde de yatırımlarımızı devam ettiriyoruz. Öte yandan Kıbrıs’ta da yine Saint Gobain’in yatırımları olacak. Biz de oraya odaklanacağız. Saint- Gobain ailesiyle beraber daha da geniş bir portföy oluştu. CHRYSO olarak yapı malzemeleri sektörüne katkılar sunmaya devam edeceğiz. Umarım 2026 tüm paydaşlarımız için iyi geçer. Biz de ülkemize ve müşterilerimize daha fazla destek oluruz.

