Yapı Magazin
“İzocam Olarak Attığımız Her Adımla Karbon Ayak İzini Azaltmakta Kararlıyız”

“İzocam Olarak Attığımız Her Adımla Karbon Ayak İzini Azaltmakta Kararlıyız”

Kaynakların verimli kullanılması, iklim değişikliği, sürdürülebilir yapıların inşası, enerji tasarrufu, çevreyi koruma ve yaşam kalitesini iyileştirme motivasyonu ile çalışan İzocam, üretimden, ürünlerin içeriğine, ambalajlarından satışına kadar tüm süreçlerde sürdürülebilirlik konusunu merkeze alıyor. İzocam’ın sürdürülebilirlik politikalarını konuştuğumuz İzocam Genel Direktörü Murat Savcı ile yeni yönetmeliklerin, kredi desteklerinin ve Türkiye’nin yerli sertifika sistemi YeS-TR’nin enerji verimliliğine katkılarını konuştuk.
İzocam, “Sürdürülebilir yarınların arkasında İzocam var” mottosuyla enerji verimliliği ve karbon ayak izini azaltmak konusunda çeşitli çalışmalar gerçekleştiriyor. İzocam’ın sürdürülebilirlik politikasından, enerji verimliliği çalışmalarından ve karbon nötr olmak için hayata geçirdiği projelerden bahseder misiniz? 
İzocam’ın hikâyesinin başladığı 58 yıl önce varoluş amacımızı doğal kaynaklara zarar vermeden, can ve mal güvenliğini dikkate alarak, enerji tasarrufu ve konfor sağlayan çevreci ve sürdürülebilir yalıtım çözümleri geliştirmek olarak tanımlamıştık. Çıktığımız bu yolda, kaynakların verimli kullanılması, iklim değişikliği, sürdürülebilir yapıların inşası, enerji tasarrufu, çevreyi koruma ve yaşam kalitesini iyileştirme motivasyonu ile çalışan bir şirket olma özelliğimizi hâlâ koruyoruz. İzocam olarak kuruluşumuzdan bu yana ürettiğimiz yalıtım ürünleriyle 650 milyon ton CO₂’in atmosfere salımını önledik. Üretimden, ürünlerimizin içeriğine, ambalajlarından ve satışına kadar olan tüm süreçlerde sürdürülebilirlik konusunu merkeze alıyoruz. Bu kapsamda farkındalık yaratıcı projelere imza atmaya özen gösteriyoruz. Sadece çevre dostu ürünler geliştirmenin sürdürülebilirlik açısından tek başına yeterli olmadığının da farkındayız. Sürdürülebilirlik için ürünlerin katkısını da kullanıcı ile buluşturmak, toplumsal farkındalık yaratmak gerekiyor. Biz de çevre dostu yatırımlarımız kapsamında bu bilinçle hareket ediyoruz. 
İzocam olarak sürdürülebilirliğe katkı sağlayacak uzun vadeli hedeflerimizi hayata geçirebilmek adına tüm planlama ve hazırlık çalışmalarımız devam ediyor. 2050 yılına kadar karbon nötr olma yönünde bir hedefimiz var. Sera gazı emisyonlarımızın azaltılması, su tüketimlerinin ve atık su oluşumlarının sınırlandırılması, alternatif hammadde kaynaklarının üretim süreçlerine adapte edilmesi ve döngüsel ekonomiye katkı sağlayacak birçok proje çalışması 2030 yılı ve 2050 yılı sürdürülebilirlik hedeflerimize uyum sağlamak için detaylı programlar halinde ele alınıyor. Bu kapsamda İzocam olarak 2030 yılına kadar, direkt ve indirekt sera gazı emisyonlarını en az %33 azaltmayı hedefleyen yatırım planlarını bu sene devreye almaya başladık. Konuyla ilgili çalışmalarımız önümüzdeki yıllar içinde artarak devam edecek. Çevre, iş sağlığı ve güvenliği ile projelerimizin başında, Tarsus Tesisi’nde yaptığımız baca filtresi yatırımı geliyor. Tesisimizin çevresel koşullarla en uyumlu şekilde çalışmasını sağlamak üzere attığımız bu çevre dostu teknolojik yatırımla, dünya standartlarında hava emisyon değerlerine ulaşmayı hedefledik. 2021 yılında devreye aldığımız bu yatırımımız ile otoritelerce 150 mg/Nm3 olarak istenen sınır değerin yaklaşık 3’te 1’i seviyelerine ulaştık. Bu sayede yeni yatırımımız ile sürdürebilir bir dünya için yaptığımız katkıyı bir üst seviyeye taşımayı amaçladık. 
“Taşyünü ve camyünü üretim tesislerimizde enerji sistemleri kurduk”
Hem karbon salımı azaltımı hem de enerji maliyetlerinin azaltımı hedefimiz çerçevesinde Taşyünü ve Camyünü üretim tesislerimizde enerji izleme sistemleri kurarak geri kazanım, verimlilik projeleri uyguladık. Yine enerji kullanım azaltımı çerçevesinde tüm tesislerimizde aydınlatma tiplerini çevreci uygulamalarla yeniledik. Özellikle fırın üreticileri için tasarladığımız iğneli tip camyünü ürünlerimizde geliştirmelerle emisyon seviyelerimizi Avrupa standartlarının da çok altına indirdik. 
Çevre, İş Sağlığı ve Güvenliği (ÇİSG) konusunda da yatırımlarımız devam ediyor ve devam edecek. “Güvenlik seninle başlar” sloganı ile çıktığımız Çevre, İş Sağlığı ve Güvenliği (ÇİSG) farkındalığı projemiz meyvelerini vermeye başladı. Bu sene nisan ayı itibariyle Eskişehir Tesisimiz 5’inci iş kazasız yılını doldurarak Saint-Gobain milyonerler kulübüne katıldı. Tarsus Tesisimiz ise 1000’inci iş kazasız gününü geride bıraktı. Sürdürülebilirliğe katkı sağlayan çevre dostu faaliyetlerimiz tesislerimize yaptığımız yatırımlarla sınırlı değil. Ürünlerimizin içeriğinden, ambalajına kadar her detayda sürdürülebilirlik katkısını ön planda tutan çalışmalar ve yatırımlar gerçekleştirdik.
Geçtiğimiz dönemde mineral yün ürün grubumuzun ambalajlarını yenilemeye başlamıştık. Daha önce İzocam Camyünü’nün ve İzocam Taşyünü’nün ambalajlarını, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma için belirlediği küresel hedeflere olan katkısını vurgulayacak şekilde yenilemiştik. 2022 yılında da İzocam Foamboard’un ambalajlarını, insan sağlığına ve çevreye duyarlılığı da ifade edecek şekilde yeniden tasarladık. Yarı şeffaf beyaz olan yeni ambalajlarda daha az boya kullanarak, ambalaj boyları ve kullanılan paketleme miktarları yeniden düzenlenerek çevre dostu bir ambalajlama elde ettik.
İzocam, Taşyünü ve Camyünü ürünlerde EUCEB sertifikası için yatırımlarına devam ediyor
Ayrıca, sağlıklı yalıtımın hak olduğuna inanan bir firma olarak, üzerimize düşeni yapmaya devam ediyoruz ve geçtiğimiz dönemde tüketiciyi sağlıklı yalıtım konusunda bilinçlendirmek üzere kampanyalar yürütmeye başladık. İzocam olarak; yerel ve geri-dönüştürülmüş içeriğe sahip ürünlerimizle sürdürülebilirliğe hizmet ederken, ürünlerimizin içeriği ile tüm canlılara ve doğaya sağlıklı bir yaşam sunuyoruz. İzocam, yalıtım sektöründe, deri ve solunum yoluyla vücuda nüfuz eden elyafların vücuttan zararsız bir şekilde atıldığını ispatlayan EUCEB sertifikasına sahip olan ilk kurum olma özelliği taşıyor. Yıllardır İzocam Taşyünü ve İzocam Camyünü ürünlerde EUCEB sertifikası için aralıksız yatırımlar yapıyoruz. Diğer taraftan, polistiren bazlı XPS ve EPS ürünlerin, kalıcı bir organik kirletici olarak tanımlanan HBCD içermemesi yönündeki uyarıcı faaliyetlerimizi de sürdürüyoruz. XPS ve EPS ürünleri alınırken “HBCD Free” (HBCD içermez) olduğuna dikkat edilmesi gerekiyor. İzocam marka XPS ve EPS ürünler, çevreye ve insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde yasaların belirttiği çerçevede üretiliyor. Tüm sektör üreticilerinin de aynı duyarlılıkta hareket etmesi için bu konuda da farkındalık artırıcı faaliyetlerimizi devam ettiriyoruz. 
“2022 yılında imza attığımız tüm karar ve eylemlerde de çevresel sorumluluğu merkeze aldık”
İzocam olarak, 2022 sosyal sorumluluk faaliyetlerimiz çerçevesinde imza attığımız tüm karar ve eylemlerde de çevresel sorumluluğu merkeze aldık. Sürdürülebilirliğe, küresel iklim değişikliği ile mücadeleye ve iyi yaşam hakkına dikkat çekmek amacıyla rotamızı denizlere çevirerek, “Sürdürülebilir yarınların arkasında İzocam var” mottosuyla kurduğumuz yelken takımı ile denizlere yelken açmaya başladık. Profesyonel yarışçıların yanında Sailmaster ekibinden temel yelken eğitimi almış İzocam çalışanlarımızdan oluşan İzocam Yelken Takımı, 2022 yılı boyunca toplamda 4 trofe ve 34 yarışta yer aldı. Gelecek kuşaklara mavi kıyılar ve yaşayan bir deniz bırakma hedefiyle İstanbul Bebek sahilinde de önemli bir etkinliğe imza attık. DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ve Aktif Balık Adamlar ekipleri ile iş birliği yaparak gerçekleştirdiğimiz kıyı ve dip temizliği etkinliğimiz kapsamında, sadece 3 saatte 35 kilogram atığı denizden uzaklaştırılarak geri dönüşüm tesislerine ilettik. İzocam olarak, yıl içinde TEMA Vakfı işbirliği ile gerçekleştirdiği fidan bağışı projesiyle de yaklaşık 17 futbol sahası büyüklüğündeki orman alanını ağaçlandırdık.
Enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik adımlarından birini de atık yönetimi oluşturuyor. Atık geri dönüşüm uygulamalarının önemi nedir ve İzocam olarak atık yönetimi noktasında nasıl çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz? 
İzocam olarak, gelecek nesillere yaşanabilir dünya, solunabilir bir hava bırakmak hedefiyle sağlıklı yalıtım bilincinin oluşmasında sektörde önemli bir rol üstleniyoruz. Tesislerimizden üretimimize kadar her alanda bu farkındalıkla hareket ediyoruz. Yakın zamanda çevre dostu tesis hedefimize katkı yapan önemli bir adım daha attık. İlk olarak Tarsus Tesisimizle başladığımız Temel Seviye Sıfır Atık Belgesi’ni sonrasında tüm tesislerimize kazandırdık. T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen bu belge; tesisin, temel seviyede israfın önlenmesini, kaynakların daha verimli kullanılmasını, atık oluşum sebeplerinin gözden geçirilerek atık oluşumunun engellenmesi veya minimize edilmesini, atığın oluşması durumunda ise kaynağında ayrı toplanması ve geri kazanımının sağlanmasını kapsayan bir dizi süreci tamamlamış olduğunu ifade ediyor. 
Ülkemizdeki yasaların zorunlu tutmamasına rağmen, yapımında geri dönüşümlü malzemeler kullanılan, insan sağlığına zarar vermediği ve doğa dostu olduğu kanıtlanmış ürünler üretiyoruz. Çevre dostu malzemeler içeren İzocam camyünü ve taşyünü yalıtım malzemeleri, dünyada en çok bilinen ve en güvenilir ürünler arasında yer alıyor. İzocam olarak, üretimimizde yüzde 80’e kadar geri dönüştürülmüş malzeme kullanıyoruz. Üretim artıklarını da tekrar ürün imalatında değerlendirebiliyoruz. İzocam olarak, ürünlerimizin içeriği ile sürdürülebilirliğe hizmet ederken, tüm canlılara ve doğaya da sağlıklı bir yaşam sunuyoruz. 

“Ülke olarak enerji verimliliğinde asıl sıçramayı U değerlerinin iyileştirilmesiyle gerçekleştirebiliriz”
Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliğindeki güncellemelerle birlikte, “C” olan asgari enerji performansı “B”ye çıkarılacak. 1 Ocak 2023 tarihi itibariyle geçerli olacak yeni güncellemeyle birlikte yalıtım kalınlıklarında nasıl bir değişim meydana gelecek? Yönetmelikte meydana gelecek değişiklik inşaat süreçlerini ve enerji kullanımını nasıl etkileyecek? 
Türkiye’de mevcut yalıtım uygulamalarına baktığımızda henüz daha yolun başında olduğumuz görülüyor. Ülkemizdeki bina stokunun sadece yüzde 20’si TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kurallarına uygun yalıtılmış durumda. Geride kalan %80’lik mevcut bina stokumuza yönelik tedbirler almadan istenen enerji verimliliği hedeflerine ulaşmamız mümkün görünmüyor.  Sadece yönetmeliklere uygun yapılan yalıtım ile bir bina, yalıtımsız bir binaya göre %60’ın üzerinde enerji tasarrufu elde ediyor. Bu noktada kalın yalıtımın önemine özellikle dikkat çekmemizde yarar var. Ülke olarak enerji verimliliğinde asıl sıçramayı U değerlerinin iyileştirilmesiyle gerçekleştirebiliriz. Ülkemizde TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları Standardı’ndaki sınır değerler doğrultusunda belirlenmiş olan ısı yalıtım kalınlıklarını daha da artırmamız gerekiyor. Şu anda standartlara uygun yalıtımlı binalarda yıllık enerji sarfiyatı metrekare başına 120 - 150 kw düzeyinde. Bina enerji verimliliği konusunda gelişmiş ülkelerde birim metrekare/yıl olarak enerji tüketimi 30-50 kw olarak belirlenmiş durumda. Bina tasarlanırken, bu binanın ısıtma ve soğutmaya yönelik birim metrekaredeki yıllık toplam enerji tüketiminin bu seviyede olması tavsiye ediliyor. Türkiye’de ise biz birim metrekarede yıllık 120-150 kw seviyesine uygun yalıtım yapmaya çalışıyoruz. AB ülkeleri ile aramızda neredeyse 4-5 kat fark var. 
Ülkemizde, bu tablonun iyileştirilmesi amacıyla önemli adımlar atılmaya başlandı. 1 Ocak 2023 tarihi itibariyle geçerli olacak Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği’ndeki güncellemelerle birlikte, halen “C” olan asgari enerji performansı “B”ye çıkarılacak. Düzenleme, ısı yalıtımında kullanılan yalıtım malzemesi kalınlıklarında da bir miktar artışı beraberinde getirecek. Bu düzenleme ile bir parseldeki toplam inşaat alanı 5 bin metrekareden büyük olan tüm binaların enerji performans sınıfının en az “B” olacak şekilde inşa edilmesi ve kullanılacak enerjinin en az yüzde 5’inin yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanması zorunlu hale gelecek. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yayınlanan rehber dikkate alındığında cephelerdeki asgari ısı yalıtım malzemesi kalınlıkları da yükselecek.
Ancak enerjide dışa bağımlılığımızı azaltmak için tüm binaları kapsayan ve enerji verimliliğinde yüzde 20’den çok daha fazla iyileştirme hedefleyen düzenlemelere ihtiyacımız olduğunu da unutmamamız gerekiyor. Avrupa Birliği’nde 2019 yılından bu yana kamu binalarının tümü, 2020 yılının başından itibaren de tüm yeni binalar Neredeyse Sıfır Enerjili Bina (nSEB) olarak inşa ediliyor. Bu binalar ısıtma ve soğutmaya yönelik birim metrekaredeki yıllık enerji tüketimi 30-50 kWh olacak şekilde yalıtımlı olarak tasarlanıyor. Ülkemizde ise yeni yönetmelikle, toplam inşaat alanı 5 bin metrekareden büyük olan sınırlı sayıdaki yapılarda enerji tüketiminin ancak 100-120 kWh seviyesine çekilmesi hedefleniyor.
“Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için enerji verimliliği ve iyi yalıtım uygulamaları şarttır”
Unutmamak gerekir ki Türkiye’nin enerji ithalatı, dış ticaret açığımızın en önemli kısmını oluşturmaktadır. Cari açığı daha düşük seviyelere indirmek ve enerjide dışa bağımlılığımızı azaltmak için enerji verimliliği ve iyi yalıtım uygulamaları şarttır. Doğru malzeme ve uygun kalınlık ile yalıtım yapılan binalar, enerji tasarrufu için atılacak en büyük adımdır. Yalıtımın, ülke ve hane ekonomisine katkı sağlamasının yanı sıra zararlı gaz salımlarının azaltılması ve çevreye katkısı da göz ardı edilemez boyuttadır. Bu nedenle Neredeyse Sıfır Enerjili Bina (nSEB) uygulamalarının kapsamının genişletilerek yaygınlaştırılması geleceğimize bırakacağımız en büyük miraslardan biri olacaktır. 
Türkiye, ulusal ve yerel düzeyde enerji verimli, çevre dostu bina ve yerleşme uygulamalarının yaygınlaştırılması amacıyla yerli Ulusal Yeşil Sertifika Sistemini (YeS-TR) hayata geçiriyor. Türkiye’ye özgü YeS- TR sistemi yapı sektöründe ve yalıtım kalınlıklarında nasıl bir dönüşüme neden olur? 
Küresel ısınma ve iklim değişikliği, su kaynaklarında azalma, çevre kirliliği ve doğal kaynakların hızla tüketilmesi gibi nedenler, yapı sektöründe çevre dostu yeşil binaların yapılmasını gereklilik haline getirdi. Son yıllarda projelerde kullanılan ürünlerde EPD belgelerinin yanı sıra yaşam döngüsü analizleri de isteniyor. Yakın zamanda ülkemizde bu konuda önemli bir adım daha atıldı. “Binalar ile Yerleşmeler için Yeşil Sertifika Yönetmeliği” ile binalar ve yerleşmelerin, doğal kaynakları ve enerjiyi verimli kullanarak çevreye olumsuz etkilerini azaltmak için değerlendirme ve sertifikalandırma sistemlerinin oluşturulması ile bu konudaki uzmanlara ve eğitici kuruluşlara ilişkin usul ve esaslar belirlendi. Yönetmelikte “Yeşil Bina”nın tanımı ise yer seçimi, tasarım, inşaat, işletme, bakım, tadilat, yıkım, atık ve atık suların bertarafını kapsayan, yaşam döngüsü boyunca sürdürülebilir, enerji verimli, doğayla uyumlu, düşük emisyonlu ve çevreye olumsuz etkileri asgari düzeye indirilmiş, çevre dostu şeklinde belirtildi. Bu noktada biz de İzocam olarak, yerli ve geri dönüştürülebilir içerikteki ürünlerimizle binaların yeşil bina sertifikasyon değerlendirmesinde, projelere ek puan kazandırıyoruz. İzocam Taşyünü ve Camyünü ürünler, üretimlerinde kullanılan geri dönüştürülmüş malzemeler sayesinde, kullanılan binaların yeşil bina sertifikası almalarına olanak sağlıyor.
Son olarak eklemek istedikleriniz var mıdır? 
İzocam olarak yıllardır yalıtımın enerji tasarrufuna ve sürdürülebilirliğe katkısını kamuoyuna anlatmak ve toplumu bilinçlendirmek amacıyla çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Yalıtım için harcanan maliyet lüks bir harcama değil, aksine tasarruf ve konforun yakalanması için yapılması gereken ciddi bir yatırımdır. Doğru yalıtım malzemesi, doğru kalınlık ve doğru uygulama ile yalıtım yapmak bina ömrü boyunca en iyi getiriyi ve en yüksek konforu sağlayacaktır. Bu nedenle yalıtım uygulamalarının yaygınlaştırılması; ülke ekonomisine olduğu kadar tüketicilerin enerji giderlerinde de büyük oranda olumlu katkı sağlayacaktır.
Son dönemde yalıtım uygulamalarının yaygınlaşması amacıyla önemli bir adım atılarak devlet destekli avantajlı yalıtım kredisi hayata geçirildi. Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız ile Hazine Maliye Bakanlığımız öncülüğünde, İZODER’in de katkılarıyla ortaya çıkan Yalıtım Kredisi, evlerini daha düşük faturalarla kışın ısıtmak, yazın da serinletmek isteyen vatandaşlarımıza yüzde 0,99 faiz oranıyla 50 bin TL'ye kadar 60 ay vadeli olarak kredi imkânı sunuyor. Yalıtım Kredisi ile her yıl 300 bin hanenin (daire) yalıtılması durumunda 5 yılın sonunda toplam 4,8 milyar metreküp doğalgaz tasarruf edilmesi bekleniyor. Bu tasarrufun parasal karşılığı 60 milyar TL’yi aşıyor. Yalıtım sektörü olarak, bu gelişmeyle birlikte ülkemizde yalıtıma olan ihtiyaç ve talepte önemli oranda artış bekliyoruz.

Etiketler:

İzocam, Murat Savcı, İzocam yalıtım, enerji verimliliği,

Paylaş:
İLGİLİ İÇERİKLERE GÖZ ATIN
Our site uses cookies. Learn more about our use of cookies: cookie policy

Sign Up for Our Newsletter