Yapı Magazin
“Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’na Uyabilmesi İçin U Değerleri İyileştirilmeli”

“Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’na Uyabilmesi İçin U Değerleri İyileştirilmeli”

İklim değişikliğiyle mücadele ve binalarda enerji verimliliği için “Tek yol U Dönüşü” hareketi başlattınız. “Tek yol U Dönüşü” hareketi hakkında bilgi verir misiniz? U değerinin düşürülmesi ne gibi avantajlar sağlar ve daha iyi bir U değerine nasıl ulaşılır? 

Tüm dünyada sel ve orman yangınları gibi felaketlerle kendini hissettiren iklim krizi ile mücadelede en önemli başlıklardan biri de yalıtım olgusu. İZODER olarak, “Geri dönülemeyecek noktaya varmadan tek yol U dönüşü” diyerek herkesi sorumluluk almaya davet ediyoruz. “Tek yol U dönüşü” başlıklı kampanya ile ülkemizde U değerlerinin iyileştirilmesi konusunda farkındalık yaratmayı hedefliyoruz. 

U değeri; çatı, duvar, döşeme ve pencere gibi yapı elemanlarının ne kadar ısı geçirdiğinin ölçüsüdür. U değeri büyüdükçe yapı elemanlarından geçen ısı miktarı artar. Isıyı bina içerisinde muhafaza edemediğimizden evimizi sıcak veya serin tutmak için çok daha fazla enerji tüketmemiz gerekir. 

Enerji tüketiminin artması ise faturaların kabarmasına neden olur. Isıtma ve soğutma için harcadığımız enerji miktarı arttıkça iklim değişikliği ve küresel ısınmaya yol açan sera gazlarının da daha fazla çevreye atılmasına neden oluruz. 

Enerji verimli yapılaşma, iklim değişikliği ve küresel ısınma ile mücadele etmek için U değerlerimizi düşürmeliyiz. Daha düşük U değerleri için çatı, duvar ve döşemelerimizdeki yalıtım kalınlıklarını artırmalı ve nitelikli yalıtım camı üniteleri kullanmalıyız. Bu hedefe ulaşmak için enerjimizi verimli kullanarak binaların karbon salımlarını minimuma indirmeliyiz. Böylece U değerlerinin iyileştirilmesiyle 2050’ye kadar enerji harcamalarında önemli ölçüde tasarruf elde ederek, enerji verimli ve çevre dostu bir yapılaşmaya kavuşabiliriz. Dolayısıyla bir an önce Enerji Verimliliği Strateji Belgesi’nde de tanımlandığı üzere enerji limitlerimiz ve U değerlerimiz AB seviyesine getirilmeli. Ortak hedefimiz Türkiye’deki binaların daha az enerji harcayan çevre dostu bir yapıya kavuşması olmalı. 

“Kentsel dönüşüm uygulamaları, yalıtımın yapılacağı doğru yapı üretim sürecinin en önemli parçalarıdır”

Daha az enerji harcayan çevre dostu bir yapıya kavuşmak için yalıtımın önemi büyük. Yalıtımın inşa aşamasında yapılması gerekiyor fakat eski binalarda yalıtıma oldukça az rastlanıyor. Kentsel dönüşüm uygulamalarının bu noktada önemi nedir?  

Kentsel dönüşüm sürecini enerji verimli yapılaşmada fırsat olarak değerlendirmeliyiz. Kentsel dönüşüm uygulamaları ısı, su, ses ve yangın yalıtımı uygulamalarının yapılacağı doğru yapı üretim sürecinin en önemli parçaları olarak karşımıza çıkmaktadır. Elimizdeki bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz. Yeniden inşa edilecek tüm binalara iyileştirilmiş U değerleri ile ısı yalıtımı yapılırsa binaların ısınma ve soğutma kaynaklı sera gazı salımları azalacak, yıllık 40-45 milyar dolar mertebelerinde gerçekleşen ve cari açık içerisinde en önemli paya sahip olan enerji ithalatının azalması sağlanacaktır. Böylece iyileştirilmiş U değerlerinin yer aldığı yönetmelik ve standartlar doğrultusunda üretilen; sağlıklı, güvenli ve konforlu yapılarda yaşamak mümkün olabilecektir.  

“Yalıtım kalınlığıyla doğru orantılı olarak enerji verimliliği de artar”

Buna karşılık kalınlık artışının inşaat maliyetine etkisi oldukça azdır. Genel olarak uygulamalarda yalıtım malzemesinin maliyetinin dışında, yalıtım kalınlığından bağımsız olarak; “iskele kurulumu, elektrik, su gibi alt yapı maliyetleri”, “yapıştırıcı, sıva gibi yardımcı malzeme maliyetleri”, “boya, dış cephe kaplaması, alçı levha gibi iç yüzey kaplamaları, şap gibi tamamlayıcı malzeme maliyetleri” ve “işçilik maliyetleri” oluşur. 

Oysa ısı yalıtımı uygulaması içerisinde ısı yalıtım malzemelerinin maliyeti, toplam maliyetin içinde belli bir paya sahiptir. Tüm bu maliyetlerin içinde yalıtım malzemesinin kalınlığının artırılmasından oluşacak ilave maliyeti uygulamadan uygulamaya değişmekle birlikte oldukça düşüktür. Bunu iki katına çıkardığımız zaman toplam bedel ikiye katlanmayacak ama bu sayede ısıtma ve soğutmada tasarruf potansiyeli iki kat olacaktır. Ayrıca, ısı yalıtımı uygulamaları hem ilk yatırım hem işletme maliyetlerini düşürerek bina ömrü boyunca tasarruf sağlamaya devam eder. 

İklim değişikliği için uluslararası örgütlenmeyi destekleyen Paris İklim Anlaşması, Meclis Genel Kurulu’nda oy birliğiyle kabul edildi. İklim kriziyle ilgili mücadelede Paris İklim Anlaşması’nın rolü nedir? Bu anlaşma yalıtım başta olmak üzere yapı sektörünü nasıl etkiler?

Gelecekte çok daha farklı bir dünya olacak ve bu konuda şimdiden gerekli adımların atılması yaşamsal öneme sahip. Paris İklim Anlaşması bugüne kadar imzalanan en bağlayıcı iklim anlaşması olarak görülüyor. Paris İklim Anlaşması, küresel ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2 derece ile sınırlandırmayı hatta bu artışı 1.5 derecenin altında tutmayı hedefliyor. Türkiye bu anlaşma ile 2030 yılı itibarıyla sera gazı emisyonlarını mevcut durumdan yüzde 21’e kadar azaltacağını beyan etti. 

Türkiye’nin emisyon azaltım hedefine ulaşması için mevcut binaların yenilenme oranlarının hızla artırılması gerekiyor. İZODER olarak yaptığımız çalışmaya göre, ülkemizde yürürlükte olan enerji limitleri ve U değerlerinin (ısıl geçirgenlik değeri) maliyet etkin bir şekilde yaklaşık 2-2,5 kat iyileştirilmesi halinde; nihai enerjiden 2023’e kadar yaklaşık yüzde 7, 2030’a kadar yaklaşık yüzde 14 ve 2050’ye kadar yaklaşık yüzde 28 oranında tasarruf edilebileceği ortaya çıkıyor. 

2030’a kadar sağlanması öngörülen bu tasarruf, yaklaşık olarak ancak yüzde 12’lik bir emisyon azaltım potansiyeline karşılık geliyor. Talep tarafında enerji verimliliği önlemlerine odaklanılarak, Türkiye’nin Niyet Edilen Ulusal Katkı (INDC) beyanında hedeflenen yüzde 21’lik düşüşe ulaşmak amacıyla geri kalan yüzde ~9’luk açığı kapatmak için kombine bir şekilde bina yenileme oranının artırılması ve daha da iyileştirilmiş enerji limitleri ve U değerlerinin hayata geçirilmesi gereklidir. Bu çerçevede mevcut binaların yenileme oranının yüzde 0.45’ten yüzde 1’e çıkarılması ve 2030 yılında yüzde 2 olacak şekilde doğrusal biçimde yükseltilmeye devam ettirilmesi gerekiyor.

“Ülkemiz için sıfır enerji verimli bina tanımı yapılmalı”

Enerji verimliliği noktasında gelişmiş ülkelerin büyük çoğunluğu pasif evlere yöneldi. Sıfır enerjili binaların enerji verimliliği konusunda önemi nedir? Diğer ülkeler ile kıyasladığımızda ülkemizde sıfır enerjili binalar ile ilgili yeterli bilincin oluştuğunu düşünüyor musunuz?

Bugün gelişmiş ülkeler sıfır enerjili konutlar, çevre dostu pasif evler gibi konseptlere yöneldi. Ülkemizde enerji verimliliği alanında maalesef bu noktadan çok uzaktayız. Isı yalıtımı iklim değişikliği ile mücadelede en etkin uygulamalardan biridir. Ülkemizde yalıtım ile ilgili yasal düzenlemeler henüz AB ülkeleri seviyesinde değil. Şimdi AB ile aradaki farkı kapatacak şekilde büyük ve kararlı adımlar atarak enerji verimliliği hedeflerimize ulaşmamızın zamanı. TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları Standardı’nın 2019 yılı içerisinde başlayan revizyon çalışmalarını ivedilikle tamamlayıp enerji verimliliği anlamında AB ile aramızdaki mesafeyi kapatacak esaslı adımları atarak cesur bir şekilde enerji limitlerimizi belirlememiz gerekiyor. Bu çalışmalar kapsamında ülkemiz için neredeyse sıfır enerji verimli bina tanımı yapılmalı ve hedef olarak ortaya konulmalıdır.  

İKOS çalışmaları kapsamında, üyelerinizin ürünlerinin mevcut yasa ve standartlara uygunluğu, performans beyanları esas alınarak değerlendiriliyor. İKOS belgenizden ve bu belgeye sahip olmak için ürünlerin taşıması gereken özelliklerden bahseder misiniz?

Yalıtım sektörünün çatı örgütü İZODER, oluşabilecek haksız rekabet risklerinin asgariye indirilmesi, firmaların güncel ve gelecekte yürürlüğe girecek teknik mevzuat ile ilgili bilgilendirilerek yasal yükümlülüklerini yerine getirmelerine destek olunması, beyan değerlerinin sürekli olarak tutarlı ve güvenilir olmasını temin ederek tüketicinin ve sektörün korunmasına katkı sağlamak amacıyla, İZODER Kalite Onay Sertifikası (İKOS)’nı hayata geçirdi.

Genel olarak İKOS çalışmaları kapsamında yalıtım malzemelerinin mevcut yasa ve standartlara uygunluğu; ürünlerin performans beyanları esas alınarak değerlendirilmektedir. 

Piyasadan alınan numuneler etiketleri kaydedilerek akredite bir İZODER kuruluşu olan Test Belgelendirme Araştırma ve Geliştirme Tic. A.Ş.'de (TEBAR A.Ş.) deneye tabi tutularak beyan değerleri ile ölçüm değerleri mukayese edilmektedir. TEBAR A.Ş. ürün etiketlerinde yazan değerler ile ölçüm sonucu elde edilen değerleri mukayese ederek gizlilik kuralları çerçevesinde ilgili firmaya bir rapor hazırlanmaktadır. Ayrıca gerekmesi durumunda destek olmak için firmalarımızın fabrika üretim kontrolüne yönelik olarak gerçekleştirilmekte olan kalite yönetim sistemleri, deney altyapıları da incelenmektedir.

Yapılan değerlendirme ve tetkiklerden geçen firmalara İZODER Kalite Onay Sertifikası (İKOS) verilmektedir. İKOS; İZODER’in, haksız rekabeti önlemek, yalıtım sektörünün büyüme ve gelişmesinin sağlıklı ve sürdürülebilir koşullar içinde devamını sağlamak amacıyla başlattığı 2013 yılından bu yana süren bir gönüllü belgelendirme modelidir. İZODER üyesi olsun olmasın tüm firmalara açık olan bu gönüllü belgelendirme modelinde ilk aşamada sadece ısı yalıtım malzemelerine yönelik olarak belgelendirme yapılmaktadır. Isı yalıtımı yaptırmayı düşünen vatandaşlarımız malzeme seçimi yaparken İKOS’u da bir seçim kriteri olarak göz önüne alabilirler.

“YeS- TR sertifika sistemi ile yeşil ve yalıtımlı binaların sayısı artacaktır”

Sürdürülebilir kalkınma kapsamında birçok ülkede daha az enerji tüketen, doğal kaynakları daha az kullanan ve çevreyi daha az kirleten binaların yapımını desteklemek üzere çeşitli yeşil bina sertifikasyonları oluşturuluyor. Türkiye de ulusal ve yerel düzeyde enerji verimli, çevre dostu bina ve yerleşme uygulamalarının yaygınlaştırılması amacıyla yerli Ulusal Yeşil Sertifika Sistemi (YeS-TR) hayata geçiriliyor. Türkiye’ye özgü YeS- TR sistemi yapı sektöründe nasıl bir dönüşüme neden olur? 

Sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde birçok ülkede benzer kapsamları, farklı değerlendirme kriterleri ile yürürlükte olan ve gönüllük esasına göre çalışan yeşil bina sertifikasyonları mevcut. Ülkemizde de farklı ölçekteki pek çok projede Amerika, İngiltere, Japonya gibi ülkelerin yeşil bina sertifikasyonları ile belgelendirilmiş binalar bulunuyor.

Yıllar içinde yapılan bu çalışmaların ardından Türkiye’de enerji verimli, çevre dostu bina ve yerleşme uygulamalarının yaygınlaştırılması amacıyla Ulusal Yeşil Sertifika Sistemi (YeS-TR) hayata geçirildi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından, Binalar ile Yerleşmeler için Yeşil Sertifika Uygulama Tebliği 9 Haziran 2021 tarihinde yayımlandı. Bu tebliğ ile yeşil sertifika uzmanı, yeşil sertifika değerlendirme uzmanı, yeşil sertifika komisyonu ve değerlendirme kuruluşunun niteliklerini, eğitim ile ilgili hususları, yeşil bina ile yeşil yerleşmelerin değerlendirmesine ilişkin şartları kapsayan değerlendirme kılavuzlarını ve denetlemelere ilişkin usul ve esaslar belirlendi. 

İlgili çalışmaların yapılmasında en etkili hususların başında, Türkiye’de toplam enerji tüketiminin yüzde 33 gibi büyük bir payın binalara ait olması gelmektedir. Sera gazlarının yüzde 30’undan sorumlu olan bina sektöründe yeşil binalar önümüzdeki dönemde daha da öne çıkacak. 

Yeşil bina kriterlerinin en önemli bölümlerinden olan enerji tasarrufu ise doğru yalıtımla mümkün. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın çalışmalarıyla hayata geçecek Yerli Yeşil Sertifika sistemi “YeS-TR” ile ülkemizde yeşil ve yalıtımlı binaların sayısının artacağına inanıyoruz.  

Etiketler:

Türkiye’nin, Paris, İklim, Anlaşması’na, Uyabilmesi, İçin, U, Değerleri, İyileştirilmeli

Paylaş:
İLGİLİ İÇERİKLERE GÖZ ATIN
Our site uses cookies. Learn more about our use of cookies: cookie policy

Sign Up for Our Newsletter