Yapı Magazin
Enerji Verimliliği Derneği Genel Başkanı Murat Kalsın: "UEVEP ile Birincil Enerji Tüketimi Yüzde 14 Azalacak"

Enerji Verimliliği Derneği Genel Başkanı Murat Kalsın: "UEVEP ile Birincil Enerji Tüketimi Yüzde 14 Azalacak"

 

 

Enerji arz güvenliği ve sürdürülebilir kalkınma seferberliği kapsamında; yerli, temiz ve en ekonomik enerji kaynağı olan enerji verimliliğinin ülkemizdeki gelişimi ile ilgili, güncel sayısal veriler ışığında neler söylersiniz? Bu konudaki bilgi ve bilinci artmak için gerçekleştirmiş olduğunuz kampanya ve projelerden bahseder misiniz?

Enerji verimliliği, son yıllarda dünya enerji atlasında çok önemli ve etkili bir yere sahip olmaya başladı. Bu önemi, şu rakamla daha net bir şekilde ifade edebiliriz: 2018 yılında tüm dünyada enerji verimliliğine yapılan yatırım tutarı 234 milyar dolara ulaştı. Bu rakam bile başlı başına sektörün potansiyelini ortaya koyuyor. Başta ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere gelişmiş ülkelerin yanı sıra gelişmekte olan ülkeler de enerji verimliliği alanındaki yatırımlarını, Ar-Ge ve bilinçlendirme çalışmalarını artırıyor. Türkiye de enerjisinin yüzde 75’ini ithal eden bir ülke olarak enerji verimliliği alanındaki çalışmalarına hız vermiş durumda. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız tarafından hazırlanan Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı (UEVP) kılavuzluğunda bu alandaki çalışmalar sürdürülüyor. Eylem planı çerçevesinde 2023 yılına kadar 10 milyar dolarlık yatırım yaptığımızda 2033 yılına kadar 30.2 milyar dolarlık enerji tasarrufu sağlamamız mümkün. Birincil enerji tüketiminde yüzde 14 azaltım karşılığı 23,9 milyon TEP enerji tasarrufu ve 66,6 milyon ton karbondioksit eşdeğeri sera gazı emisyon azaltımı sağlanacak. Verimlilik çalışmaları kapsamında belirlenen 6 farklı alan ve 55 eylem başlığı altında faaliyetler sürdürülüyor. Bu kapsamda 2017-2018 yılları arasında enerji verimliliğine 1,35 milyar dolar yatırım yapıldı. Karşılığında 880 bin TEP enerji tasarrufuna denk gelen 308 milyon dolarlık bir mali tasarruf elde edildi. Yine bu plan dahilinde tarım sektöründe 2017-2018 yıllarında 1,35 milyar dolar yatırım yapılıp 308 milyon dolar tasarruf elde edildi. Öte yandan sanayi ve teknolojide 103 milyon TL’lik yatırımla yıllık 88 milyon 871 bin TL ve 66 bin 053 yıl / TEP enerji tasarrufu sağlandı.

Biz de Enerji Verimliliği Derneği olarak kurulduğumuz 2008 yılından bu yana enerji verimliliği alanındaki bilinci yükseltmek amacıyla bir sivil toplum kuruluşu olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu kapsamda başlattığımız Enerji Hanım ve Enerji Çocuk projelerimizle ülke çapında binlerce öğrenci ve ev kadınına ulaştık. Bunun yanı sıra UEVP’ye uygun olarak enerjinin en çok tüketildiği 4 alan belirledik. Bunlar; sanayi, konutlar, ulaştırma ve tarım. Bu kapsamda Verimli Sanayi ve Verimli Ulaştırma projelerimizi uygulamaya başladık. Bu alanda ilgili tarafların bilinçlendirilmesi, iyi uygulamaların teşvik edilmesi noktasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Aynı yaklaşımımız konutlar ve tarım alanında da geçerlidir.

Enerjinin üretim, iletim, dağıtım ve tüketim aşamalarında; endüstriyel işletmelerde, binalarda, elektrik enerjisi üretim tesislerinde, iletim ve dağıtım şebekeleri ile ulaşımda enerji verimliliğinin artırılmasına ve desteklenmesinde; toplum genelinde enerji bilincinin geliştirilmesinde ve yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanılmasında enerji verimliliği danışmanlık şirketlerine düşen görev ve sorumluluklar nelerdir?

Türkiye’de enerji verimliliği alanında danışmanlık hizmeti 2000’li yılların başında görülmeye başlandı. Ancak yasal zemine 2 Mayıs 2007 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan “5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu” ile yasal zemine kavuştu. Kanuna göre enerji verimliliği danışmanlık şirketleri; Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü veya yetkilendirilmiş kurumlarla yaptıkları yetkilendirme anlaşması çerçevesinde enerji verimliliği hizmetlerini yürütmek üzere yetki belgesi verilen şirketler olarak tanımlanıyor. Enerji verimliliği konusunda danışmanlık, enerji etütleri ve eğitimlerin tamamı enerji verimliliği hizmetlerinin kapsamına giriyor. Bu şirketlerin ilgili kanun ve yönetmelikler kapsamında çeşitli görevleri var.

Bu görevleri ana başlıklar halinde şöyle sıralayabiliriz:

Bina sahipleri veya yönetimleriyle hizmet anlaşması yaparak enerji verimliliği danışmanlık faaliyetlerini yerine getirmek, enerji etütleri gerçekleştirmek. Çalışmalar sırasında verimlilik artırıcı proje çalışmaları yürütmek ve tasarruf garantisi sağlamak. Yetki aldıkları kuruma, o yıl içerisindeki tüm enerji verimliliği danışmanlık hizmetlerini içeren faaliyet raporunu yıllık olarak sunmak.

Enerji verimliliği danışmanlık şirketlerinin önemi ve işlevi, artık daha da önem kazanıyor. Hem ulusal çapta yürütülen çalışmalar hem de yapılan yasal düzenlemeler, bu alana ilgiyi artırıyor. Örneğin bildiğiniz gibi Enerji Kimlik Belgesi uygulaması zorunlu hale getirildi. Vatandaşlarımızı bu konuda yönlendirecek danışmanlara daha fazla ihtiyaç duyuluyor. Sadece bireyler için değil, şirketler için de kullandıkları binaların ve tesislerin enerji sarfiyatını azaltmanın yanı sıra sanayi ve hizmet üretimi sırasında iş dünyasını yönlendirecek kurum ve uzmanlara ihtiyaç var. Hatta bu alan Türkiye için yepyeni bir istihdam fırsatı sunuyor. Çünkü Enerji Bakanlığımız enerji verimliliğinde bilinçlenmenin sağlanması ve daha kurumsal çalışmalar için bir mevzuat çalışması yapıyor. Bu mevzuat çalışmasıyla kurumlarda “enerji verimliliği danışmanlığı” gibi bir istihdam kolu da ortaya çıkabilecek.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca yetkilendirilen kurumlar tarafından verilen, binaların asgari enerji ihtiyacı ve tüketim sınıflandırmasını, yalıtım özelliklerini ve ısıtma/soğutma sistemlerinin verimi ile ilgili bilgileri içeren Enerji Kimlik Belgesi’ni almamış olmaları veya Binaların enerji sınıfının C’nin altında olması durumunda karşılaşılacak yaptırımlar nelerdir?

Enerji Kimlik Belgesi, 5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu ve buna bağlı olarak çıkartılan Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği’ne göre; binalarda enerjinin ve enerji kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasını, enerji israfının önlenmesini ve çevrenin korunmasını sağlamak için asgari olarak binanın enerji ihtiyacı ve enerji tüketim sınıflandırması, sera gazı salımı seviyesi, yalıtım özellikleri ve ısıtma ve/veya soğutma sistemlerinin verimi ile ilgili bilgileri içeren belgedir. Enerji Kimlik Belgesi’nde altı adet enerji sınıfı bulunuyor. Bu kategoriler, binanın enerji verimliliğinin seviyelerini gösteriyor. A ve B sınıfında olmak tüm yalıtım işlemlerinin kusursuz bir şekilde yapıldığını ve tüketilen enerjinin tamamen yenilenebilir kaynaklardan sağlandığını gösteriyor. C sınıfı ise binanın gerekli tüm standartların taşıdığını ifade ediyor. En iyilerin en alt seviyesi olarak görülen C sınıfının ardından D, E, F ve G sınıfı geliyor. 2011 yılından sonra yapılan binaların en az C Sınıfı Enerji Kimlik Belgesi’ne sahip olmaları gerekiyor. Bu sınıfta olmayan binalara Enerji Kimlik Belgesi verilmiyor. Bu da iskan alamama, alım, satım ve kiralama yapamama anlamına geliyor. Eski binalar ise sahip olduğu özelliklere göre A’dan G’ye kadar belge alabiliyor. Belgesi olmayan binaların alımı, satımı ve kiralanması yasal olarak mümkün değil. Bu nedenle tüm vatandaşlarımıza herhangi bir Hak ihlali yaşamamaları adına için bu belgeyi bir an önce almalarını öneriyoruz. Bu uygulama ile ülkemizdeki tüm binaların en azından ortalama derecede verimliliğe kavuşması sağlanıyor.

Ülkemizde nihai enerji tüketiminin yüzde 35’i konut ve ticari/ kamu binalarında kullanılıyor. Bu yüzde 35’lik dilimin de yaklaşık yüzde 77’si ısıtma, sıcak su temini ve soğutmada kullanılıyor. Dolayısıyla, bu alanlarda enerji

Verimli, akıllı teknolojiler, sürdürülebilir doğal kaynaklardanenerji üretilmesi ve bu enerjinin depolanması, izolasyon oldukça önemli bir role sahip. Tüm bu uygulamaların dünyadaki yaygınlığı ile Türkiye’deki durumunu karşılaştıracak olsanız neler söylersiniz?

 

Türkiye’de 9.1 milyonun üzerinde konut bulunuyor ve bu konutların da önemli bir kısmı eski binalardan oluşuyor. Başlatılan kentsel dönüşüm kampanyası ile bu eski konut stokunun yenilenmesiyle verimlilik alanında ciddi bir fayda sağlamış olacağız. Bu aslında bizim için yeni bir fırsat, dolayısıyla yeni teknolojilerin, akıllı ev ve bina sistemlerinin kullanım oranını da artıracak. Yeni yapılan binaların çoğunun en azından C Sınıfı Enerji Kimlik Belgesi almış olması bunu gösteriyor. Bu alanda Avrupa Birliği’nden çok daha ötede olduğumuzu söyleyebilirim. Özellikle Kıta Avrupası’nda konutların çoğunun eski olduğunu göz önüne alırsak çok daha iyi bir konumda olduğumuz ortaya çıkıyor. Diğer yandan akıllı ve teknolojik binalara olan ihtiyacımız ve bu ihtiyacın

farkında olmamız da önemli bir fırsat. Bu ihtiyacın gereklerini yerine getirmemiz yepyeni bir sektörün

doğuşuna yol açacak. Hatta bu alanda en önemli adımı kamu atmış bulunuyor. Enerji Bakanlığı tarafından başlatılan yeni bir çalışmayla kamu binalarında 1,5 milyar TL toplam yatırım öngörülüyor. Yatırım karşılığında yaklaşık 100 bin TEP enerji tasarrufu sağlanacak, bu tasarrufların parasal karşılığı ise yıllık 300 milyon

TL olacak. Hedef, 1500 binanın yenilenmesi ve 2023 yılına kadar en az yüzde 15 tasarruf sağlanması. Bu sayede kamunun enerji maliyeti ciddi bir biçimde düşecek.

 

Dünyada sınırlı olan fosil kökenli enerji kaynakları, hızla tükendikleri gibi atmosfer ölçeğinde hızla kirliliğe, küresel ısınmaya ve olumsuz çevresel etkilere neden olmaktadır. Daha düşük karbonlu bir üretime geçişte yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının önemi yadsınamaz. Bu bağlamda Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Stratejik Belgesi’yle 2023 yılına kadar teknik ve ekonomik olarak değerlendirilebilecek hidroelektrik potansiyelinin tamamının elektrik enerjisi üretiminde kullanılması hedefi kondu. Ancak hidroelektrik santrallerin inşaat ve işletme süreçlerinde doğaya ve insanlara yönelik çok büyük ve geri dönüşü mümkün olmayan etkiler de ortaya çıkabiliyor. Dolayısıyla her zaman yenilenebilir enerjinin sürdürülebilirliğinden bahsetmek mümkün olmuyor. Yenilenebilir enerjinin sürdürülebilirliğini sağlamak için dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

 

Hayatın hiçbir döneminde, hiçbir enerji üretimi sıfır zararla yapılmadı, yapılamayacak da… En azından şimdiki teknolojiyle bu mümkün değil. Enerji üretiminde zararı en aza indirgeyecek, çevreye en az zararı verecek yöntemleri ve ana girdiyi kullanmak gerekiyor. Dediğiniz gibi hidroelektrik santrallerin özellikle de akarsu tipi santrallerin çeşitli olumsuz etkileri ortaya çıkabiliyor. Enerji üretim aracı seçilirken ülke çapında arzı kesintisiz sağlayacak bir enerji karması planlaması şart. Özellikle yenilenebilir enerjiden üretilen elektriğin depolanamaması nedeniyle fosil yakıtları ve hidroelektriği yok sayamayız. İşte burada enerji verimliliğinin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Üretilen enerjiyi en az kayıpla kullanabilirsek en çevreci enerjiyi kullanmış oluruz.

Etiketler:

Enerji, Verimliliği, Derneği, Genel, Başkanı, Murat, Kalsın, "UEVEP, Birincil, Enerji, Tüketimi, Yüzde, 14, Azalacak"

Paylaş:
İLGİLİ İÇERİKLERE GÖZ ATIN
Our site uses cookies. Learn more about our use of cookies: cookie policy

Sign Up for Our Newsletter